Serebral Palsi - Hayal ettiğiniz gibi değil.
"Serebral palsi", bu duruma dahil olan birçok ebeveyn tarafından otomatik olarak engellenen bir terimdir. Pek çok ebeveynin geleneksel anlayışında "serebral palsi", "geri dönüşü olmayan zihinsel bozukluk ve fiziksel hareket bozuklukları" anlamına gelir. Peki beyin felci gerçekten bu kadar korkutucu mu? Serebral palsiyi iyileştirmenin gerçekten bir yolu yok mu?
Yanılgı 1: Serebral palsi nedir?
Serebral palsi, doğum öncesi dönemden neonatal döneme, doğumdan sonraki bir aya kadar çeşitli faktörlerin neden olduğu ilerleyici olmayan beyin hasarı sendromunu ifade eder. Öncelikle merkezi motor bozuklukları, anormal kas tonusu, anormal hareket duruşları ve refleks anormallikleri dahil olmak üzere uzuv felci olarak kendini gösterir. Ek olarak, serebral palsi sıklıkla zihinsel engellilik, epilepsi, görme bozuklukları, şaşılık ve göz titremesi gibi diğer beyin fonksiyon bozukluklarına eşlik eder. Ayrıca işitme kaybı, dil bozuklukları, bilişsel eksiklikler ve davranışsal anormallikleri de içerebilir.
Çoğu serebral palsi hastası için ana semptomun hareket kısıtlılığı olduğunu unutmamak çok önemlidir. Bu ayrım bebeklik döneminde hayati önem taşır. Doğumdan sonraki ilk bir veya iki yılda entelektüel gelişimin normal olup olmadığını belirlemek zordur, bu da birçok ebeveynin serebral palsinin önlenmesi ve tedavisi için en uygun altın dönemi kaçırmasına neden olur.
Yanılgı 2: Serebral palsi nasıl teşhis edilir?
Şu anda, tek başına herhangi bir görüntüleme tanısı (ultrason, BT ve MRI dahil) serebral palsiyi doğrulayamaz. Teşhis motor bozuklukların klinik semptomlarına dayanmalıdır. Bunun nedeni, herhangi bir görüntüleme teşhisinin, beynin belirli bir zamandaki anlık görüntüsünü göstermesi ve beyin hasarının nerede olduğunu göstermesidir; ancak bu hasarın beyin gelişiminde anormalliklere yol açıp açmayacağını ve sonuçta beyin felci ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağını tahmin edemiyor.
Serebral palsi tanısı öncelikle klinik belirtilere bağlıdır. Klinik belirtiler bebeklerde beş ana motor göstergenin gözlemlenmesini içerir: kaba motor beceriler, ince motor beceriler, dil ifadesi, bilişsel gelişim ve iletişim yetenekleri. MRI raporlarında sıklıkla beyin kanaması, beyin dokusunun yumuşaması ve gelişimsel anormallikler gibi olaylardan bahsedilir, ancak bunlar serebral palsi için tanısal göstergeler değildir. Kesin tanı, uzman doktorların çocuğun tıbbi öyküsü ile klinik semptomlarını birleştirmesini gerektirir.
Yanılgı 3: Serebral palsi tanısı ne zaman konabilir?
Doğumda beyin kanaması geçiren birçok bebeğe hemen beyin felci tanısı konur. Serebral palsi, bebeğin motor becerilerinin gelişmesinin durduğu bir durumu ifade eder. Ancak insan beyni, özellikle de bebek beyni, doğumdan sonraki ilk üç yılda hızlı bir gelişim gösteren olağanüstü bir organdır. Proaktif rehabilitasyon rehberliği ile beyin belirli bir onarım ve telafi kapasitesine sahip olur.
Bu nedenle serebral palsi tanısının kesin tanısı ancak çocuk en az iki veya üç yaşındayken konulmalıdır. Bazı bebeklerde bir yaşından sonra serebral palsi belirtileri görülse de bu belirtiler sabit veya değişmez değildir. Başka bir deyişle, doğumda beyin kanaması öyküsü olan bebeklerin serebral palsi açısından yüksek risk altında olduğu kabul edilir; daha yüksek dereceli kanama, daha büyük riske işaret eder. Bu nedenle bu bebekler kesin olarak serebral palsi tanısı almak yerine yüksek riskli olarak sınıflandırılmaktadır.
Yanılgı 4: Serebral palsiye müdahale edilemez.
Maalesef bir bebeğe iki veya üç yaşında beyin felci tanısı konulursa mevcut tıp teknolojisi bunu tedavi edemez. Ancak bazı destekleyici tedaviler ve rehabilitasyon yöntemlerinin kullanılması, serebral palsinin neden olduğu acının bir kısmını hafifletebilir, motor fonksiyonları önemli ölçüde iyileştirebilir ve yaşam kalitesini artırabilir.
"Yüksek riskli" grup için artan araştırmalar, erken müdahalenin, özellikle de standardize motor rehabilitasyonun ve proaktif beyin fonksiyonu modülasyon cerrahisinin zamanında başlatılmasının, etkilenen çocuklarda beyin yaralanmaları üzerinde açık bir onarıcı etkiye sahip olduğunu göstermiştir.
Stereotaktik cerrahi ve rehabilitasyon eğitimini birleştiren kapsamlı tedavi.
Mevcut tıbbi araştırmalar, erken standartlaştırılmış rehabilitasyon eğitiminin beyin fonksiyon onarımına yardımcı olabileceğini bulmuş ve doğrulamıştır. Rehabilitasyon eğitimi ve beyin onarımı tamamlayıcıdır; Uygun eğitim beyne pozitif uyarı sağlayarak beynin esnekliğini ve onarımını teşvik eder. Beynin entegrasyonu güçlendikçe rehabilitasyon süreci hızlanır ve bu eğitim ne kadar erken başlarsa o kadar iyi olur. Cerrahi tedavi, özellikle beyin fonksiyon modülasyon cerrahisi (stereotaktik cerrahi), yüksek kas tonusu, kas spazmları ve motor disfonksiyon gibi rehabilitasyon eğitiminin tek başına iyileştiremeyeceği uzuv felci sorunlarını çözebilir.
Spastik serebral palsili birçok çocuğun vücutları uzun süreler boyunca yüksek gerilim halinde kalır ve bu da tendonların kısalmasına, eklem kontraktürlerine ve deformitelerine yol açar. Çoğunlukla parmak ucunda yürürler ve ciddi vakalarda her iki alt ekstremitede felç veya hemipleji görülebilir. Bu noktada tedavinin odak noktası stereotaktik cerrahi ve rehabilitasyonu birleştiren kapsamlı tedavi olmalıdır. Cerrahi tedavi sadece motor bozukluk semptomlarını iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda rehabilitasyon eğitimi için de iyi bir temel oluşturur. Ameliyat sonrası rehabilitasyon eğitimi, ameliyatın etkilerini daha da pekiştirir, çeşitli motor fonksiyonların iyileşmesini destekler ve sonuçta yaşam kalitesinde uzun vadeli iyileşme hedefine ulaşır.